Salyangozun sıcağa tahammülü yoktur. Nemi
sever, çünkü neredeyse yüzde yüz sudan ibarettir.
Sıcakta güvenli bir yere çekilip kabuğunu mühürler ve arkasında inzivaya
veya uykuya çekilir. Saklanma yeri saksıların kıvrım yerleri, ağaç
kovukları, yaprakların arası, su deposunun altı gibi gözden uzak
yerlerdir.
O kadar güçlü yapışır ki yerinden zor sökersiniz.
İlk yağmur düşer düşmez çözülür ve yeni çıkan yapraklarla kendini
doyurup doğurmaya başlar. Doğurur da doğurur.
Ortaya çıkmalarını bahçemde yenik yapraklardan anlarım. En çok
siklameninkileri severler. Zambağa da bayılırlar.
Bu sene yağmurlar başlayınca bahçedeki salyangoz varlığının bayağı
azalmış olduğunu fark ettim.
Çoktan ısırılmış olması gereken yapraklar dokunulmamışlardı. Sağda solda
boş salyangoz kabuklarına da rastlıyordum. Bu azlığın nedeni sıcaklar
olmalıydı. Geçen ilkbaharda başlayan rekor sıcaklar salyangozları
yapıştıkları yerde yakıp yok etmiş olmalıydı.
İnsan ürünü iklim değişikliğinin getirdiği aşırı sıcakların bir sonucu,
birçok canlının yeni duruma ayak uyduramaması ve yok olmakla karşı
karşıya kalmasıdır.
Artık bu tür istatistiklerin kimseyi etkilemediğini biliyorum ama ben
gene yazayım: İklim felâketi ve habitat kaybı nedeniyle bir milyon canlı
türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Bir yerde okuduğuma göre, endüstriyel kapitalizmin başladığı 1700’de
gezegenin buzlarla kaplı olmayan kısmının yüzde 95’i ya yabani idi ya da
“yarı doğal” ismiyle
sınıflandırılacak kadar az kullanılıyordu.
İki bin yılına gelindiğinde yaban alanlar yüzde beşe düştü.
Bu habitat tahribatının bir sonucu, ormanlarda ve yaban hayatta gizli
Covid-19 gibi virüslerin insana atlaması oldu.
Bin dokuz yüz kırk yılından bu yana 300 bulaşıcı hastalık ortaya çıktı.
Zika, Ebola, Sars, Mers ve sayısız nezle türü bunlardan bazılarıdır.
Bu hastalıkların kökeninin ne olduğuna dair şüphe yoktur: Habitat
tahribatı ve endüstriyelleşen tarımın stres altına soktuğu hayvan
nüfusunun insanlarla yüz yüze gelmesi.
Tahribat devam ediyor. Ve aslında her birimiz hem bunun farkındayız hem
de buna katkıda bulunuyoruz. Çünkü kurulan ekonomik düzende dünya bir
emtiadır. Ve bu emtia, sonu ne olursa olsun, alınıp satılacaktır.
Belâ olmalarına rağmen gene de salyangozların sıcaktan tamamen yok
olmalarına – eğer neden gerçekten bu ise – sevinemem. Onların en az
benim kadar bu dünyada yaşamaya hakkı var.
Bu gerçek ters biçimde şöyle söylenebilir: Onun için faydası veya zararı
ne olursa olsun insanın hiçbir canlıyı yok etmeye hakkı yoktur.
İnsan şimdi muzaffer görünebilir ama muhtemelen son gülen salyangoz
olacaktır. Bu yaratık bir defada otuz ila elli yumurta doğurur ve yılda
bir defadan fazla yumurtlar. Doğurması için çiftleşmesi şart değildir
çünkü hermafrodittir, hem erkek hem dişi cinsiyet organlarına sahiptir.
Çiftleşmek istediğinde erkek veya dişi gibi davranabilir.
Bir tek salyangoz bahçemi yeniden salyangozlarla doldurmaya muktedirdir.
www.diyaloggazetesi.com ==> OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ
Diyalog Gazetesi
www.diyaloggazetesi.com ==> OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ
Diyalog Gazetesi