İstanbul’da yaşadığım zor günlerde
geceleyin yattığımda zihnimde Ozanköy’deki bahçemde gezinti yapar,
sakinleşirdim.
Kesik bir ağacın toprakta kalan parçasının üzerine deniz kenarından
taşıdığım yassı bir taş koyup oturacak bir yer yapmıştım. Oraya oturur,
yakınındaki çamın kokusunu hatırlayarak uykumun gelmesini beklerdim.
Bu zihinsel bahçe anları bile bana iyi gelirdi.
Sabırsız yolculuklardan sonra Ozanköy’e vardığımda bazen eve girmeden
önce bahçeyi dolaşır ağaçlarla, kokularla tanışıklığımı yenilerdim.
Dünyam değişirdi.
Bahçe... Belki doğa demeliyim... İnsanın zihin ve ruh gıdasıdır.
Birkaç gün önce İngiliz psikiyatr Sue Stuart-Smith’in Bahçıvanlığı İyi
Yapılmış Zihin adlı kitabını bitirince bu gerçeğin tıp âlemi tarafından
yaygın olarak kabul edilmeye ve bahçeciliğin bir tedavi yöntemi olarak
kullanılmaya başlandığını öğrendim.
Bahçecilikten kasıt, bir meşgale olarak bahçede yapılan işlerin tümüdür;
kazmak, ekmek, sulamak, toplamak, ot sökmek hatta bunları yaptıktan
sonra ve yapmadan önce bahçede bir yerde oturmak.
Yapılan birçok bilimsel araştırma bahçeciliğin stres, depresyon, travma
ve bağımlılıkla boğuşanların hayatında dönüşüme yardımcı olabileceğini
gösteriyor.
Bu araştırmalardan çıkan en güçlü bulgulardan biri şudur: Bahçecilik
kişinin ruh hâli ve kendine saygı durumunu yükseltir, depresyon ve
anksiyeteyi hafifletir.
Batı’da bazı hapishanelerin bahçesi var. Orada uğraşan mahkûmların
çıktıktan sonra suç tekrarı eğiliminin azaldığı tespit edildi.
İngiltere’de artan sayıda hastanelerde akıl hastaları bahçeciliğe
yöneltiliyor. Bu yolu tutanlarda iyileşme veya kendini daha iyi hissetme
oranı kapalı kalanlardan daha yüksek.
Okulu terk edenlerin ellerini toprakta kirletmeye başladıktan sonra
eğitime dönme şansı artıyor.
Bahçıvanlık yapan yaşlılar daha uzun yaşıyor ve daha yüksek bir hayat
kalitesine sahip oluyor.
Penceresi ağaçlığa bakan hastaların sızıya tahammülleri daha güçlü
oluyor ve daha erken iyileşiyor.
Gene İngiltere’de ağır ruh hastalığına duçar olanların kaydolup haftada
birkaç defa çalışabileceği, vakıflar tarafından kurulan bahçeler var.
Stuart-Smith’in sıraladığı bütün bilimsel araştırmaları saymamak için
size diyeyim ki bahçe ile uğraşıp da yarar görmemiş hasta veya iyi kimse
enderdir.
Teknolojinin ve şehirleşmenin gittikçe yoğunlaştığı hayatlarda toprağa
yakınlaşmanın önemi gittikçe artmaktadır, diyor Stuart-Smith.
Bahçe sadece insanın içini açan bir yer değildir. Ayrıca
“düşüncelerinizi duyabilmek için size sükûnet sağlayan zihinsel bir
mekândır." Bitkilerinize baktığınızda iç dünyanızın da bahçeciliğini yapmış
olursunuz.
Hayatın temposu, bitkilerin temposudur.
Bahçede dünyanın daha aheste olduğu bir kafa yapısı kazanırsınız.
“Bitkiyi sulamak sakinleştirir ve gariptir ama bitirdiğinizde kendinizi
bitkileriniz gibi tazelenmiş hissedersiniz.”
Bahçecilik konusunda yazılmış en orijinal kitaplardan biri olan eserin
İngilizce adı The Well Gardened Mind’dır. Türkçesi yok. Umarım yakında
olur.
www.diyaloggazetesi.com ==> OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ
Diyalog Gazetesi
www.diyaloggazetesi.com ==> OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ
Diyalog Gazetesi