Tevrat’ın ilk bölümü olan Yaradılış Kitabı Tanrı’nın dünyayı, içindeki bütün canlıları ve insanı yaratışını anlatır.
Kitaba göre Tanrı, dünyayı yarattıktan sonra, "İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım... Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun," der.
İnsanları erkek ve dişi olarak yaratır ve onları kutsar ve "Verimli olun, çoğalın" der, "Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun.”
Bunlar altı gün süren yaradılışın altıncı gününde söylenir. Gece ile gündüz tamamlanmış, gök kubbe çatılmış, denizler ve karalar birbirinden ayrılmış, mevsimler art arda konmuş, dünya hayvanlar ve çeşit çeşit bitkilerle doldurulmuş, sular canlı yaratıklarla dolup taşmış, gökte kuşlar uçmaya başlamıştır.
Tanrı bütün bunları altı günde bitirir. Yedinci gün işi bırakıp dinlenir. Tanrı insanı en son yaratır. Adem’i topraktan yapar ve burnuna “yaşam soluğunu” üfler. Havva’yı ise derin bir uyku verdiği Adem'den aldığı kaburga kemiğinden yaratır.
Tanrı yerdeki hayvanların, gökteki kuşların, hepsini de topraktan yaratmıştı. Onlara ne ad vereceğini görmek için hepsini Adem'e getirir. Adem her birine ne ad verdiyse, o canlı artık o adla anılır.
Tevrat’ın Yaradılış bölümünün yazarının kim olduğu bilinmiyor ama inanalar arasında genel kanı Musa Peygamber olduğudur.
Yaradılış bölümünün verdiği izlenim, Tanrı’nın dünyayı insanlar için yarattığıdır. Ne diğer yaratıklara hitaben bir söz vardır herhangi bir yerde ne de kâhyalıklarına atanan insanın onlara nasıl davranması gerektiğine dair.
Oysa birkaç sayfa içinde belli oluyor ki ne Adem’le Havva’da ne de onların soyundan gelenlerde hayır vardır. Adem ile Havva Tanrı’nın buyruğuna uymazlar ve çarçabuk lânetlenip cennetten kovulurlar.
Çiftin doğan ilk iki çocuğundan biri ise diğerini öldürür. İnsanın yeryüzündeki masalı bu minval üzere sürüp gider.
Tevrat’ın Yaradılış ve Musa ile ilgili bölümünü defalarca okudum ama
Tanrı’nın hayırsızlığını tekrar ve tekrar kanıtlayan insanlığın elinden
yeryüzünü doldurma ve denetimine alma imtiyazını neden almadığını
anlayamadım. Musa’ya yollanan on buyruğun hiçbiri de insanın “denizdeki balıklara,
gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara” saygılı olmasına
dair değildi.
Tanrı sanki dünyayı insan için yaratmıştı ve yarattığı sayısız canlı
arasında bir tek insanı umursuyordu.
İsrail Tanrısı çeşitli melanetine şahit olduğu insanlığın “yeryüzünde
yaşayan bütün canlılara” zebani olacağını öngörememiş miydi?
İşte “Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara,
sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun," dediğin, başka hiçbir
buyruğuna uymayan insan, bu buyruğuna uydu.
Dünyaya hükümdar oldu ama eşkıya gibi. Doğayı viraneye çevirdi ve kendi
dâhil bütün canlıları perişan etti. İsraillilerin ise onları elinden
kurtardığın firavuna dönüşme yolunda.
Sorabilir miyim…
Şimdi bize ne diyeceksin?
www.diyaloggazetesi.com ==> OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ