3 Mart 2012 Cumartesi

İkinci mektup

Bugün güneş açtı ve hava ısınır gibi oldu. Sabahleyin yataktan kalkmamalı, daha çok uyumalıydım, sonra piknik battaniyesini bademin altına serip tembellik etmeliydim. Ama verilmiş sözlerim vardı. Vaktimin çoğunu direksiyonda geçirdim. Çarçabuk karanlık oldu. Gün nereye gitti?
Direksiyonda, ölmüş bir arkadaşım aklıma geldi. Kolay gülen, saygısız, üç kâğıtçı, hiç büyümemiş, zararsız, sevimli birisi idi. Yüzü gözümün önüne geldi. Kısa bir an sesini duydum ve kahkahasını.
Her insanın sesi de gülüşü de kendine hastır, parmak izi gibi eşsizdir, milyonlarca başka ses arasından ayırabilirsin.
“Ne garip. Öldü ama bir zamanlar çıkarmış olduğu sesler, aklımın bir kenarında duruyor,” diye düşündüm. Kış gelince kaldırılmış yazlık giysi gibi.
Eve döndükten sonra bahçede dolandım. Çiçek açmış badem dalını çekip kokladım. Laleleri kontrol ettim. İçlerinden biri birkaç gün sonra açacak.
Sonunda çok uykum geldi, gözlerimi açamaz oldum, yukarı çıkıp bir saatten fazla uyudum, eksik kalan uykumu tamamlandım. Sonra çay yaptım ve tepsiyi bahçeye taşıdım. Sadece dağların tepelerinde güneş kalmıştı. Kısa zamanda oradan da kayboldu. Hava soğudu. İçeri odun taşıdım ve ateşi yaktım.
Peynir ekmek yedim. Birkaç gün önce Oscar alan İran filmini izledim. A Separation. Bir Ayrılık. Yürek parçalayıcı, korkunç ve harika bir film. Film Türkçe, insanlar Türk olabilirdi. Ne kadar bize benziyor bu neredeyse hiç gidip gelmediğimiz komşular.
En az tanıdığımız komşu ülkelerin insanları. Türkün Türkten başka dostu yoktur ve bütün komşuları düşmandır aptallıklarının sonucu.
Şimdi kömür gibi yanan zeytin odununun ısıttığı salonda, ayaklarımı ateşe uzatmış, tekrar tekrar, Kronos Quartet’in çaldığı White Man Sleeps’i dinliyorum, ısınan ahşap tavanının ara sıra çıtırdayarak bozduğu derin bir sessizliğin içinde.
Yürürken ayaklarım ses çıkarmıyor, alıp verirken nefesim duyulmuyor. Kendi kendime soruyorum: Burada ne yapıyorsun?
İnsanın ruhunda, sürekli içine girip çıktığı, saklı bir yer var. Ne kadar yakını olursa olsun başkaları buraya giremez, hatta varlığından bile haberdar değildir. İnsan orada başka bir insandır. O insan, dışarıdan görünmeyen, değişik biridir. Onun anlatamadığı anıları, dillendirmediği düşünceleri ve duyguları, gizli yalanları ve gerçekleri, mezara gidecek sırları vardır.
İnsan yalnızken bu saklı köşede oturur ve burada bazen kendine bile başkadır. Ölümden korkmamak insanı özgürleştirir. Bunu hiç düşünmüş müydün?
Bunu sana yarın söyleyeceğim ve cevabınla beni gene şaşırtacaksın. “Ölümü bir tarafa bırak,” diyeceksin. “Korkmamak insanı özgürleştirir.”

2020 - 2023


ZAMANSIZ YAZILAR

  • Gadarene domuzları

    Geçtiğimiz 10 bin yıl içinde dünyada meydana gelen en önemli gelişme, insan nüfusunun çılgın bir biçimde artmasıdır. Milattan Önce 8000 civarında, insan avlama ve toplamayı bırakarak yerleşik tarıma geçtiğinde, dünya çapında nüfusunun 5 milyon olduğu tahmin ediliyor. İsa doğduğunda, 2018 yıl önc... DEVAMI>>

  • Kanımı donduran haberler

    Geçenlerde bir haber okudum ve kanım dondu. Amerika’daki hayvanat bahçelerinde, doğada yaşayanlarından daha fazla kaplan varmış. Ama bu iç çökertici gerçek, Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) yayımladığı son durum değerlendirme raporunun anlattıkları yanında hiç kalıyor. Kaplanın hiç olmazsa s... DEVAMI>>

  • Tekerrür eden tarih değil, aptallıktır

    Tarih ondan ders alınmayan şeydir. Tekerrür etmesinin nedeni budur. Neden ondan ders alınmaz? Tarihte felaket diye tarif edilebilecek birçok hadise, bir kişi veya devletin kendini aşırı beğenmesinden, diğer kişiler veya devletler arasında bir istisna olduğuna inanmasından doğdu. Büyüklük ... DEVAMI>>

  • İçeriye kapatan kâinatın ürkütücü genişliği

    Uğuldayan rüzgârda, dinmeyecekmiş gibi kar yağıyor. * Güneş çoktan doğdu, ama bulutlar ışığının yere vurmasına izin vermiyor. Şehir yarı karanlık. Dünya fırtınadan ibaret şu an. Fırtına hapsediyor, diş ağrısının insanı ağzına hapsetmesi gibi. Sanki bütün varlık, soğ... DEVAMI>>

  • Yılan merdiveni

    Yüzmekten döndükten sonra bahçede duş alır, ıslak mayo ve havluları kurutmak için dallara asarım. Dün bir havluyu toplamak üzere elimi uzatmıştım ki omzuma ağır bir şey indi ve üstümden kayarak yere düştü. Bacağımın yanından bir yılanın süratle kıvrılarak kaybolduğunu gördüm. Bu, o kada... DEVAMI>>

  • Yaşlılık “büyük sekssizleşme” mi?

    Zadie Smith, İngiltere’nin çok ünlü yeni romancılarından biridir. Batı’da onun gibi yazarların roman yazmak dışında para kazanmaları için başka kapılar vardır: Film senaryosu yazmak, paralı konuşmalar yapmak ve yazı başına binlerce dolar ödeyen mecralara deneme, röportaj vesaire kaleme alma... DEVAMI>>

  • Kıbrıslı Türk'ün yeşille imtihanı

    Ozanköy Bir gün arabamla geçerken baktım ki Çatalköy-Ozanköy arasındaki asfaltın kenarına kaldırım döşeniyor. Sağlı sollu, geniş geniş kaldırımlar. Denize giderken kullandığım, çevresinde birkaç ev bulunan bu yolda pek kimse yürümez. Neden buraya kaldırım yapılıyordu? Kaldırım yolu daraltıyordu... DEVAMI>>

.