10 Mart 2012 Cumartesi

Açıl lale açıl

Ozanköy
Badem ağacının altındaki çokumda Türkmen ve Kıbrıs laleleri var. Türkmen lalelerini yıllarca önce İstanbul’da Bauhaus’tan almıştım. Genellikle buradan alınan soğanlar ilk seneden sonra açmaz. Her saptan beş çiçek veren Türkmen laleleri yıllardır açıyor ve her ilkbaharda içimi açıyor. Yanlarında tohumdan yetiştirip ektiğim beş altı Kıbrıs lalesi var. Biri açtı açacak. Sapının ucundaki damla şeklindeki çiçek yeşilden kırmızıya dönüyor. Açtığında göbeğinde sarı bir yıldız görünecek.

Her sabah bahçeye çıktığımda ilk işim bu laleyi kontrol etmek oluyor. Gün boyu etrafında dolanıp duruyorum. “Tepemize dikilip durma da açılacaksak açılalım, be kardeşim,” derse şaşmayacağım.

Lale ve nergis en çok sevdiğim iki çiçek. Küçükken tanıştığım ilk çiçekler olukları için olmalı. Galiba en sıkı bağlı olduğumuz şeyler -tatlar, kokular, renkler, ağaçlar, çiçekler ve başka bir çok şey- çocukluğumuzda tanıştıklarımız.

Lale ve nergis çocukluğumda kırlarda çıkardı. “Sizi almaya geldim. Medoş’a lale toplamaya gideceğiz,” demişti Uysal amca hafta sonu gelip. Gri, kutu gibi arabasına binip Mesarya ovasına dalmıştık. Koyu yeşil otların ve sarı papatyaların arasında çıkan şarap renkli laleleri ilk defa o gün gördüm. Şimdi, doğada görmek için gizlendikleri son yerleri bilmek lazım.

İlkbahar yaklaştıkça bahçenin taşıdığı renk, koku ve ses yükü artıyor. Sabahın erken saatlerinde, kargalardan önce, sadece bu aylarda duyulan kuşların ötüşü var.
Ötüşten çok ötüşle yapılan bir sohbet veya arkadaşımın tarifi ile “dırdır” gibi.

Karanlık olunca da bahçeden kurbağa sesleri gelmeye başlıyor. Gündüzün nerede gizleniyorlar da bir tanesini bile görmüyorum? Yağmurlar dinip korkunç sıcakların kuru hükümeti geri dönünce, ıslak seven bu küçük yaratıklar ne yapacak?

Birçok yere plansız serpiştirilmiş beyaz zambaklar, turuncu krokozmiyalar, pembe, beyaz siklamenler, sarı, turuncu nergisler ve değişik kır çiçekleri açılma yarışı içinde. Frezyalar, arpa çiçekleri açtı açacak. Dün portakalları budarken tomurcuklar gördüm. Minik, beyaz, sert topçuklar.

Evdeki bütün vazoları bahçedeki çiçeklerle doldurabilirim ama bir tekini bile kesmeye kıyamadığım için hafta sonları alış veriş yaptığım süpermarketteki çiçekçiden çiçek satın alıyorum.

Hiçbir yapay renkte doğadaki renklerin gözlere verdiği lezzet yoktur. Yapay renklerle boyanmış şeyler serttir, tekdüzedir, cansızdır, çirkindir ve hareketsizdir. İnsana güzelliğin rahatlığını vermez. Plastikte bir çiçeğin yumuşak, değişken, amaçlı güzelliğini bulamazsınız. Bu nedenledir ki ruh yapaydan kaçar, doğayı özler, açlığını onun renklerinin ziyafetinde gidermek ister.

Şimdi gece. Daha uykum bile gelmedi. Ama, gün doğunca, nehirden akan sıvı altın gibi odaya dolacak olan güneşi görmek ve uyanan doğanın kokularını içime çekmek için sabırsızlanıyorum.

2020 - 2023


ZAMANSIZ YAZILAR

  • Yeah! Go! Ama nereye?

    Boğaz'ın kıyısındaki park salıncaklarında yan yana iki tesettürlü genç kız sallanıyor. Tıfıl bir oğlan cep telefonuyla onların fotoğraflarını çekmeye hazırlanıyor.Pazarın sabahının, kapalı havanın, Karadeniz’den esen serin rüzgârın, tombul tankerin, köprünün, Ortaköy’den Sarayburnu’na karşı kıy... DEVAMI>>

  • Beyaz Adam Uyuyor

    OZANKÖY Güneşli bir öğleden sonra. Düz ve tenha bir yol. Sağımda, adanın kuzeyindeki sahil şeridini Mesarya Ovası’ndan ayıran Beşparmak Dağı arabam batıya mesafe kat ettikçe yüksekleşiyor, yaklaşıyor.Üzerinde kuş uçmayan, kuru bir ova Mesarya, bu ilkbahar. Bütün kış dört defa yağmur ya yağdı ya y... DEVAMI>>

  • Kefaret

    Donanımsızlık, ufku olmayan bir okyanustur, sahillerimizi dövüp duruyor.Gözümde gözlüklerim, elimde kitabım sahilde uzanmış dalgaların sesini dinliyorum.En az üç çocuk yapın, her çocuk kendi bereketiyle doğar diyor dalgalar.Kadınlardan başlarını açmalarını istemek donlarını çıkarmalarını istem... DEVAMI>>

  • Beni kim itti?

    Siyasi parti kapatma demokrasiye aykırıdıııır. Yargıtay Başsavcısı'nın AKP’yi kapatıp liderlik kadrosunu beş yıl siyasetten sürgün etme başvurusunun ardından en çok duyulan laf bu oldu.Tanrı, Türkü sığ mantralardan korusun.Eğer siyasi partiler demokratik olsaydı ben de koroya katılırdım. Ama ... DEVAMI>>

  • Kedili oda

    İçinde kedi olan bir odanın olmayandan farkı nedir? Dün gece çok yorgundum. Saat dokuzda gözlerim kapanmaya başladı. Hemen yatarsam gecenin ileri bir saatinde uykumu almış olarak kalkacağımı bile bile soyundum ve yattım. Hemen uyudum. Tahmin ettiğim gibi, saat iki civarında uyandım.Sessiz şehrin üst... DEVAMI>>

  • Bugün sabahleyin mutfak kapısını açınca

    OZANKÖY Bugün sabahleyin mutfak kapısını açınca kaktüs saksılarının yanında iri bir kuş gördüm.Güvercinden iriydi, bulut renkliydi, başının arkasında siyah üç çizgi vardı. Bir an, o yerinde tedirgin kıpırdayarak, ben nefesimi tutarak birbirimize baktık.Ben onda yaşamın ve varlığın güzelliğini gördüm... DEVAMI>>

  • Bağdat Caddesi

    Lokantadan atıldıktan sonra biraz yürümeye karar verdik. Sevgililer Günü olduğunu lokantada boş yer olmadığını öğrenince hatırlamıştım. Sevgililer bütün masaları ayırtmışlardı. Ama şef garson, "Sahipleri gelince kalkarsanız size bir masa verebilirim" dedi ve sevgililerin şerefine kırmızı örtü konmu... DEVAMI>>

.