11 Şubat 2012 Cumartesi

MEKTUP

Ozanköy
Burada günlerdir gökyüzü kapalı ve aralıklarla yağmur yağıyor. Bahçede, her şey, iyi doyurulan bebekler gibi semirdi ve mutlu. Gülücükler saçıyor.

Bademler çiçek açmaya başladı. Serçeler, baştankaralar yağmura aldırmadan dutun çevresinde uçuşup duruyor.

Tesadüfen çıktıkları yerlerdeki koşulları en iyi kullanarak yaşama ustası olan siklamenler hayat dersleri veriyor.

Beş gün süren bir elektrik grevi oldu. Otuz saat sürelerle elektriksiz kaldım. Şömine hiç durmadan yandı. Mum ışığında kitap okudum. Geceleri saat dokuzda yattım.

Dün gece beş günden bu yana televizyonu ilk defa açınca sanki zaman hiç geçmemişti. Ruh çökertici, yeteneksizlik ürünü reklamlar. Kendi sesine âşık, düşüncelerini özetlemeye aciz siyasi meddahlar. Dünyanın sonunu haber veriyor ve bundan zevk alıyor havasında haber spikerleri, toplu mezarlardan, Ergenekon davasından, Hrant Dink’ten, Fenerbahçe şike olayından bahsediyor. Bitmeyen siyasi kavgalar, kızgınlık ve düzeysizlik.

Depresyon Bakanlığı olsa ve haber kanallarını yönetse daha çökertici haberler uyduramazdı.

Elektrik kesintisi çocukluğumu aklıma getirdi. Yeni Cami Sokak, Numara Elli Dokuz. Isıtılmamış yüksek tavanlı odaların keyfini ve acısını hatırladım. Teneffüs edilen soğuk ve temiz hava. Buz gibi mermerler. Yol kenarında, üzeri buz tutmuş, ayakkabının burnu ile hafifçe basılınca çıt diye çatlayan, yağmur suyu birikintileri. Damların üstünde açan çiçekler. Bisiklet ve rüzgâr. Islak pantolon paçaları. Soğuktan çatlamış eller. Üşüyen kulaklar. İçinde bakır birkaç kuruşun birbirine çarptığı cepler. Yokluk.

O kadar da kötü değilmiş, dedim. Hiç olmazsa ne televizyon vardı ne de televizyondaki haberler. Mutsuzluk basitti ve ümit vardı.

Yüzmeye gideceğim. Sonra balık çorbası yapacağım. Sonra şömineyi yakıp kitap okuyacağım. Cumartesi ve pazar yürüyüşler ayarladım.

“Yalnızlık insanın kendine olan sevgisi midir” diye sordu geçen gün, benim gibi tek yaşayan bir arkadaşım. “Bach çalıyor. Kahvemi yudumluyorum. Bahçeye yağan karın hışırtısı. Mutluluktan gülümsüyorum. Bu yalnızlıktan alınan zevk doğuştan mı yoksa sonraki olayların getirdiği mi, yoksa ikisi mi?”

Yalnızlıktan alınan zevk de diğer zevkler gibi, geçicidir, dedim ona. Bir sarkaç gibi, başkaları ile olma ve yalnız olma istekleri arasında gidip gelmekle geçer insanın hayatı. Ne tek yaşamak için geldin dünyaya, ne de tek yaşamamak için.

Hayat kitabı olmayan bir dersin sınav soruları gibidir. Ne kadar kafa yorarsan yor, cevapları bulamazsın. Zil çaldığında, boş bir kâğıt verip çıkacaksın.

2020 - 2023


ZAMANSIZ YAZILAR

  • Şimdi bize ne diyeceksin?

    Tevrat’ın ilk bölümü olan Yaradılış Kitabı Tanrı’nın dünyayı, içindeki bütün canlıları ve insanı yaratışını anlatır. Kitaba göre Tanrı, dünyayı yarattıktan sonra, "İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım... Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzün... DEVAMI>>

  • Yapılmayan her resim bir yaradır

    Celia Paul çocukluğundan beri resim yapmaya meraklı ve yetenekliydi.  Geçen sene çıkan otobiyografisinde* bunu çevresindeki doğanın güzelliğinin ona verdiği ilhama bağlıyordu. Ve resim yapmanın iç hayatını gözetim altında tutma ve denetlemeye yardımcı olmasına.  Sanırım bundan... DEVAMI>>

  • Okuyucularıma bir not

    Yazılarımı sürdürmem için ortak bir zemin kalmaması nedeniyle artık T24’e yazı yollamayacağım.  Türkiye medyasında çalışmaya başlamamdan bu yana en sık yaptığım şey kovulmak veya kendi isteğimle ayrılmak oldu. Bu defa neden her ikisinin karışımıdır. Yeni yazılarımı okumak isteyen okuyucula... DEVAMI>>

  • Ağustos böceklerini güldürdüm

    Bağırıyorum ama beni bahçede bağırışan ağustos  böceklerinden başka duyan yok. Geçen yılın bir  daha tekrarlanamayabilecek özgürlüğünde Girit'e uçtuğum Yunan Aegean Havayolları'ndan iki de bir e-mail alıyorum.Beni Yunanistan'daki 31 destinasyona yüzde 30 indirimle uçmaya davet ediyor... DEVAMI>>

  • Sıcaklık adaları

    Ozanköy Evimden arabayla sağa sola giderken inşaat hâlinde olan evler görürüm ve haftalar ayları izlerken tamamlanmalarını... Tamamlanmanın son aşaması her seferinde bütün evler için aynıdır: Bahçenin neredeyse tamamı küçük beton bloklarla döşenir ve aynı bloklarla arasında ağaç ekmek için yer bı... DEVAMI>>

  • Yüzmek ve yüzememek

    Bu sene yüzmeye nisanda başlamayı planlıyordum ama işte haziranın sonuna geldik ve daha bir defa yüzdüm. Kızgın güneş altında öğleye doğru olan bu yüzme sonrasında pişik oldum ve esrarengiz bir şekilde başım kaşınmaya başladı. Pişik, teri vücudun dışına atmaya yarayan kanalların tıkanması... DEVAMI>>

  • Yere düşen limonun düşündürdükleri

    Bir meyve ağaçtan düşerse yere çarptığı noktadan çürümeye başlar. Bunun neden böyle olduğunun bilimsel bir açıklaması vardır, muhakkak, ama ben bilmiyorum. Beni ondan sonrası ilgilendiriyor. Ağaçtan düşen iki limonu yerden alıp eve getiriyorum ve mutfak masasının üzerine koyuyorum. Benim e... DEVAMI>>

.