18 Şubat 2012 Cumartesi
Lütfen beni öldürmeyin
ZAMANSIZ YAZILAR
Apostoli, Yannaki, Maria
LEFKOŞAYeni Cami Sokağı’nda bizim evden dört-beş ev aşağıda, solda, Rum bir aile otururdu. Tek katlı bir evdi. Mahalledeki evlerin çoğu gibi gündüzleri kapısı açık dururdu. Bahçe kapısının arkasında birkaç basamakla inilen küçük bir çimento bahçe görürdüm. Anne ve baba her sabah meyve ve sebze dolu ... DEVAMI>>
Nefes
Ozanköy Çiçek verdiği zaman sarı çiçek açan ağacın gölgesinde oturuyorum ve kitap okuyorum. Rüzgâr esince ağaç gıcırdıyor. Bazen yatak gibi, bazen arkada unutulmuş bir yavru gibi ses çıkartıyor.Burnuma bir yasemin kokusu geliyor, bir incir... Kırsalda nefes alıp vermemiz daha derin, şehirlerde sığdı... DEVAMI>>
Uzun yaşamak isteyen markete ninesiyle gitsin
Amerika Birleşik Devletleri’nin dünyaya yaptığı en ölümcül katkılardan biri Amerikan beslenme tarzıdır. Arkasındaki muazzam para ve propaganda gücü ile bu tarz bütün dünyada genç, modern, cool bir yaşam biçimi olarak pazarlanmaktadır. Ve dehşetli bir salgın gibi dünyayı hasta etmekte, öldürmektedir.... DEVAMI>>
Eğer bir çınar olsaydım
Eğer bir çınar olsaydım bu günlerde yapraklarımı dökmeye hazırlanırdım. Leylek olsaydım göç yolunda olurdum. Ağustos böceği olsaydım susardım. Sivrisinek olsaydım, yavrularımın gelecek ilkbaharda içinden çıkacakları yumurtalarımı saklar ölüme yatardım. Ayı olsaydım esnerdim. Uskumru olsaydım kuzeye,... DEVAMI>>
Elveda Barbara seni seviyorum
Önce kulakları çınlamaya başladı. Bir süre sonra sesleri olduklarından daha yüksek tonlarda duymaya başladı. En ufak sesler dayanılmaz gürültüler haline geliyordu. Kulak tıkacı kullanmaya başladı ama derdine deva olmadı. Bu iki arazın bir arada ortaya çıkması ender görülen bir şeydi. Doktor doktor ... DEVAMI>>
Yaşamın saati
Sonbahar yaklaşıyor. Dün denizde yüzerken beyaz bir kuş sürüsünün sahile paralel uçtuğunu gördüm. Göç başladı. Göç deyince aklımıza genellikle kuşların sürüler halinde dağları, okyanusları aşarak yaptığı yıllık hicret gelir. Aslında göç, içine sayısız yaratığı alan bir olgudur. Balinalar, kaplumbağa... DEVAMI>>
Kimse dinlemediğine göre...
Haydar Paşa İlkokulu’nun dördüncü sınıfında “aytışma” adlı bir dersimiz vardı. Lefkoşa’da, İngiliz devrinde, yamalı pantolon, delik ayakkabılar; annelerimiz tarafından dikilmiş gömlek ve iç çamaşırı giydiğimiz yıllarda.Aytışma, Ali Püsküllüoğlu’nun Türkçe Sözlük’üne göre “bir konu üzerinde, belli ku... DEVAMI>>