12 Ekim 2008 Pazar

Epey yıllar önce Ankara’da

Epey yıl önce Ankara’da haftalık Observer gazetesine çalışan İngiliz bir gazeteciyle tanıştım.
Afganistan ve İran’ı dolaştıktan sonra Türkiye’yi gezmiş, başkente gelmişti. Ona Türkiye'yle ilgili izleniminin ne olduğunu sorduğumda bana hiç unutmadığım bir cevap verdi. “Türkiye, Doğu’dan geldiğinde Batı’yı, Batı’dan geldiğinde Doğu’yu andırıyor.”

Bir süredir bu sözler aklıma geliyor ve düşünüyorum: "Aynı turu yeniden yapsa, aynı şeyi söyler miydi?"

İran ve Afganistan, o günlerden bu yana 1970'lerde daha Doğu oldular. Batı da Doğu Avrupa’nın eski Sovyet uydularını ve Yunanistan, Bulgaristan gibi Balkan ülkelerini alarak daha Batı oldu. Biz, galiba, her ikisine göreceli olarak, hem Batı hem de Doğu’yu andıran bir ülke olarak kaldık.
Bu hem ulusal kişiliğimizden kaynaklanıyor sanıyorum, hem de içinde yaşadığımız ülkenin coğrafi konumundan.

Goethe (1749-1832) insanlar sadece anne babalarının değil, yaşadıkları çağın da çocuklarıdır diyor. Onlar kadar, belki, doğdukları yerin coğrafyasının da çocuklarıdırlar.

Doğu ile Batı’nın hududundayız. Onları birleştiren köprüyüz. Bir ayağımız Doğu’da, diğeri Batı’dadır. Bütün hudut bölgeleri gibi sınırın her iki yanının da özelliklerine sahibiz.

Ve belki de şizofrenisine.

Çünkü, aslında, buralı da değiliz. Çoook uzaklardan geldi atalarımız, Orta Asya’daki vatanlarını bırakarak veya bırakmak zorunda kalarak. Gözleri çekikti. Hep Şaman oldukları söylenir ama aslında Budisttiler ya da Budizmin derin etkileri vardı inançlarında. Yurtları ebediyen geride kalmıştı, yeni bir kimlik ve kişilik aradılar.
Bulabildiler mi?
Sanırım bulamadılar ve biz de bulmuş değiliz. Türkiye’de bugün kimi kendini Müslüman olarak tarif ediyor. Kimi Türklüğünü öne çıkarıyor. Kimi “Batılı” olduğunu iddia ediyor. Kimi Kürtlüğüne yapışıyor. Kimisinin kişiliği Alevilik etrafında yapılanıyor.

Ve galiba istisnasız hepimizde bir Doğululuk var. Çünkü hamurumuz Doğu.

Doğululuğumuzu en çok belirleyen, bu durumu kabul etmemektir.

Cumhuriyetin birinci döneminde milliyetçiler iradelerini empoze etmeye çalıştı herkese. Şimdi İslamcılar aynı şeyi yapmaya çalışıyor. Milliyetçiler gibi onlar da başarısız olacak. İnsan doğasına uygun olmayan siyasi formüllerin kökleşme şansı yoktur.

Ortak payda ne din ne de ırktır. Aynı ülkeyi paylaşıyor olmamızdır.

Bu topraklarda herkes olduğu gibi olabilme özgürlüğüne kavuşabilse, rahat edeceğiz. O zaman kimliğimiz belirlenecek.

Olduğu gibi görünüp göründüğü gibi olmayanlar ne rahat eder ne de başkalarına rahat verir. Sonunda önemli olan ne olduğumuz değil, ne kadar mutlu ve huzurlu olduğumuzdur.


2020 - 2023


ZAMANSIZ YAZILAR

  • Kısalan adam

    Dizimin dibinden ayrılmayan okuyucularım, iki ay kadar önce, vücuduma biraz esneklik kazandırmak için sabah jimnastiğine başladığımı hatırlayacaklardır. Başlangıçta bütün egzersizler zor, hatta imkânsız geliyordu. Örneğin, elimin parmaklarının ucuyla ayak parmaklarıma dokunamıyordum. Zamanla, h... DEVAMI>>

  • Notlar 5: Aradığını bulamayacağını bile bile

    Aradığını bulamayacağını bile bile aramaya devam ediyor. Bulamayacak, çünkü ne aradığını bilmiyor. Daha doğrusu, kısmen biliyor, kısmen bilmiyor. Sevişme, cinsel tatmin aradığı aşikâr. Ama seks dışında bir kadınla geçirilecek başka dakikalar, saatler, günler var. O zamanlar için kadında aradığı... DEVAMI>>

  • Görünmez bir tanrıyı katletmek

    Ozanköy Bir gün bahçede yürürken patikada ölü bir kedi buldum. Uzunlamasına yatıyordu. Sakin bir ölüm geçirmiş gibiydi. Tüyleri temizdi ve üzerinde yara bere izi yoktu. O kadar ki, ilk bakışta onu uyuyor sandım. Ama tabii ki uyumuyordu. Kuralı biliyordum: Yabanî bir yaratık insan görüp kaç... DEVAMI>>

  • Ruhsatsız

    Bana soracak olursanız – sormayacak olursanız da söyleyeceğim galiba – bir insanın hayatındaki en önemli şey mesleğidir. Her şey ve herkes gelip geçer – aşklar sona erer, evlilikler aşınır, çocuklar büyüyüp gider, arkadaşlar yabancılaşır. Ama meslek kalır. Meslek, insan hayatının o... DEVAMI>>

  • Dileme benden ne dilemezsen

    Belki mutlu bir hayat değil, ilginç bir hayat dilemek lazım. Çünkü mutlu bir hayat mümkün değil, ama ilginç bir hayat mümkündür. Belki şöyle demeliyim: Birçok şeyin irademiz dışında olduğu bu hayatta; ilginç bir hayat, mutlu bir hayattan daha elde edilebilirdir. Bir dakika bakalım. “Di... DEVAMI>>

  • Bu yolculuğa çıkar mısın diye sorulsa

    Şişman vücudunu, o vücudun çok daha az şişman olduğu günlerde yaptırdığı elbiselerin içine sıkıştırmış İrlandalı bir arkadaşımla birlikte Dublin yakınlarında oturan bir arkadaşını ziyarete gidiyoruz. Guinness servetinin mirasçılarındanmış, harika bir evde oturuyormuş, çok konuksevermiş, çok ... DEVAMI>>

  • Asteriks, Obeliks, Sezar

    Jül Sezar, o zamanki adıyla Galya olan Fransa’yı zapt ettiğinde, bir tek ülkenin kuzeyindeki küçük bir köy elinden kurtuldu. Oraya art arda lejyoner yolluyor, ama köy direniyordu. Askerler başları gözleri yaralı geri dönüyor, vergi toplamaya gelenler kovalanıyor, ünlü Roma ordusu kepaze oluyordu. ... DEVAMI>>

.