Tanrı yok ve insan dünyaya bir defa gelir
diyorlar, ama benim birine şükretmem gerek.
Bu ıslak taş duvarlar için. Bu servi için. Duvarlardan sokağa sarkan
sarı ve beyaz yaseminler için. Margarin tenekesinde büyüyen frezyalar
için.
Dağlara yaslanan bulutlar için.Yağmur için. Denizin bittiği yerde
görünen sıradağlar için.
Cennetin yeryüzündeki temsilcisi olan bu bahçe için.
Hava kararınca ışıklandırılan manastır için.
Şöminenin yanındaki bakır kazanın içindeki odunlar için.
Telaşla kaçan uzun bacaklı örümcek için.
Kedi gibi mırlayan buzdolabı için.
Yorgunluğumu geçirmek için bekleyen yatak için.
Şöminenin önündeki koltuğun üzerinde, elime alınmayı bekleyen, Paul
Dirac’ın biyografisi için, açılmayı bekleyen lâmba, yakılmayı bekleyen
mum, sürülmeyi bekleyen kolonya, adımları bekleyen halı, giyilmeyi
bekleyen kaşmir şalvar için.
Yün çoraplar için. Terlikler için.
Ocaktaki mercimek yemeği için.
Benimle aynı evde oturan serçeler için.
Biber ağacına astığım yerfıstığını yiyen baştankaralar, taş yalaktan su
içen keklikler, gürültücü kargalar ve saksağanlar için.
Bahçemin gizli kovuklarında uyuyan yılanlar, kertenkeleler, kirpiler
için.
Ürkek üveyikler için.
Dışarıyı içeri alan pencereler için.
Beni sevenler için. Benim sevdiklerim için.
Sessizlik için.
Sabah doğan ve odama giren güneş için. Geceleyin gelen
karanlık için.
Yorgunluk ve dinlenmek için.
Bütün bunlar ve daha birçok şey için birisine şükretmem, teşekkür etmem
lazım.
Tanrı olmasa da, insan dünyaya bir defa gelse de, dünya kötülükler ve
çirkinliklerle dolu, kâinat anlamsız ve amaçsız olsa da...
www.diyaloggazetesi.com ==> OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ
Diyalog Gazetesi
www.diyaloggazetesi.com ==> OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ
Diyalog Gazetesi