Çekilmesi en kolay acı başkalarının
çektiğidir derler ama bu doğru değildir.
Bu kural ... Böyle bir kural varsa ... Bana uymaz.
Benim için çekilmesi en kolay acı kendiminkidir.
Çekilmesi en zor acı ise sevdikleriminki.
Sevdiklerim acı çekiyorsa, mutsuzsa, sızlıyorsa, hayat benim için
tahammül edilmez olur.
Dünya tekin bir yer değildir.
İnsan bunu bilir ve fikren kendini kötü şansa hazırlar. Ama kötü şans
çarptığı zaman anlar ki hazırlanılması mümkün olmayan bir şeye
hazırlanmaya çalışmış.
Dualar, Buda, Zen, Stoacı felsefe, nazar boncukları, muskalar kötü şansı
uzak tutmak veya geldiklerinde onlara dayanabilmek içindir.
Ama felâket yanınıza oturup kolunu omzunuza attığında bunların hiçbiri
işe yaramaz.
Hayat çok yaratıcıdır.
Şeytanın aklına bile gelmeyecek şanssızlıklar, melanetler, felâketler
yağdırır.
Gladyatör filminde feylesof Roma İmparatoru Marcus Aurelius (121-180),
generaline: “Ölüm sana gülümsediğinde senin de ona gülümsemekten başka
yapacağın bir şey yoktur,” der.
Ama ölüm bir sevdiğine gülümsediğinde?
Ona da gülümseyebilecek miydi?
O gülümsemeyi gördüğünüzde yüzünden silmek, uzağa itmek istersiniz ama
becerebilir misiniz?
Ölümden korkmayabilirsiniz, ama sevdiklerinizin ölümünden?
“Onun hayatını alma, benimkini al,” dersiniz ama ölüm tüccar değildir,
takasa yanaşmaz.
“Beni öldürmeyen şey güçlendirir.” Friedrich Nietzsche (1844-1900).
“Herhangi bir insanın ölümü beni azaltır çünkü insanlığa ilişiğim, bu
nedenle çanlar kimin için çalınıyor diye öğrenmek için birisini yollama;
senin için çalıyor.” John Donne (1572-1631).
“Uzun hayat veya kısa, ölüm hepsini aynı yapar; çünkü artık var olmayan
şeyler için uzun veya kısa yoktur. Yerini başkalarına bırak,
başkalarının yerlerini sana bıraktığı gibi. Yüz yıl sonra hayatta
olmayacağımıza ağlayıp sızlamak yüz sene önce hayatta olmadığımıza
üzülmek kadar budalalıktır”. Montaigne (1533-1592).
Bu sözlerin hepsi sağlar tarafından edilmiştir ve teselli etmiyor.
Evlâdınızı kaybetmeniz sizi öldürmez ama güçlendirmez de. Başkasının
cenazesinde çalan çan sizin için çalmıyor, sizin için çalan çanı
duymayacaksınız.
Montaigne’e gelince... Onun hayatındaki en önemli kişi, arkadaşı
Étienne de La Boétie (1530-1563) idi. Boétie genç yaşta âniden
dizanteriden öldüğünde hayatında yarattığı yoksunluktan hiçbir zaman
kurtulamadı.
Bazıları arkadaşının ölümünden altı yıl sonra Montaigne’in ünlü
denemelerini yazmaya başlamasını, onun yarattığı boşluğu doldurma
çabasına veriyor.
Felâket size değil sevdiklerinize geldiğinde, bazı acıların tesellisi
olmadığını, bazı yasların bitmeyeceğini anlarsınız.
Anlamaya çalışmak yerine kabullenmek düşüncesi, kaderin bizi umursamadan
şekillenmesinden gelir.
“Harikalarını yaratmak için Tanrı esrarengiz bir şekilde yürür,” derler.
Felâketlerini yaratmak için de…
www.diyaloggazetesi.com ==> OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ
Diyalog Gazetesi
www.diyaloggazetesi.com ==> OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ
Diyalog Gazetesi