25 Şubat 2012 Cumartesi

Ne az, ne çok

Ozanköy
Bahçemde düzinelerce yabani siklamen var. Güneye bakan hududu seviyorlar, en çok. Ağaçların altında, taşların arasında, taş duvarların deliklerinde, Gönyeli mermerlerinin boşluklarında büyüyorlar.
Ve bulundukları yere göre şekil alıyorlar. En çok ilgimi çeken bu.
Normal bir siklamenin yaprağı başparmağınızla işaret parmağınızı birleştirdiğinizde meydana gelen yuvarlak kadardır, aşağı yukarı. Yaprağın sapı bir-iki santim yüksekliğindedir. Siklamen çiçeğinin sapı ise topraktan altı yedi santim yükselir, mahalleye yukarıdan bakan minare gibi.
Ama doğada “normal” siklamen yoktur.
Siklamene şeklini güneş verir. Bulunduğu yerden güneşe kolay ulaşabiliyorsa, yani açıkta ise, çok yaprak açar ve yapraklar küçük, sapları kısa olur.
Eğer çok kuytu bir yerdeyse siklamen, küçük bir tabak kadar büyük, bir, iki veya üç yaprak açar.
Bahçedeki taş merdivenlerden birinin köşesinde, bir iris çokumunun arasından çıkan bir siklamen var. Onun sapları neredeyse yarım metre uzunluğunda. Güneşin bulunduğu yere ulaşmak için irislerden uzun olması gerek. Bu nedenle bu kadar uzun bir sap çıkarması gerekti siklamen yumrusunun.
Demek ki siklamenin yapraklarının büyüklüğünü tayin eden bulunduğu yerde elde edebildiği güneştir.
Yeşil bitkiler sadece ışıkta gıda üretebilirler. Güneşten enerji alırlar ve onu kullanarak karbon dioksit ve suyu gıdaya çevirerek büyürler.
Bu sürecin adı fotosentezdir.
Altı su molekülü artı altı karbondioksit molekülü; bir molekül şeker ve altı molekül oksijen yaratır.
Şekeri bitki kullanır, oksijeni biz ve diğerleri.
Bitki, gıda üretirken, yapraklarını güneş toplayıcısı olarak kullanır.
Bu nedenledir ki, siklamen, olağanüstü bir titizlikle, alabileceği güneş ışığını ölçer ve ona göre yaprak açar.
Bu alışverişte olağanüstü bir ekonomi var. Siklamen güneşten sadece ihtiyacı olan ışığı alacak. Ne fazla, ne az.
Güneşte yaşayan siklamen de gölgede yaşayan kadar dev yaprak çıkarma gücüne sahiptir ama yapmaz. İçinde bunu yapmasını önleyen şaşmaz bir ölçü var.
Ağaçların yanında, ayaklarımın yarattığı patikalarda yürür ve siklamenlerin gelişimini izlerken şunu düşünüyorum. Sadece siklamen değil... Malum korkunç yaratık dışında, varlıktaki bütün canlılarda böyle bir ölçü var. Hepsi, kâinatın kurduğu sofradan sadece ihtiyacı olanını alır. Ne bir milim az, ne bir milim fazla. Düzen böyle kuruldu çünkü dünyanın kaynakları kısıtlıdır, ancak her yaratık sadece ihtiyacı kadarını alırsa hem çokluk hem bolluk olur.
Dünyada her şey birbirine bağlıdır. Her şey bir bütünün parçasıdır. Bunu anlamayana dünyada yer yoktur.

2020 - 2023


ZAMANSIZ YAZILAR

  • Hadzalar geceleri rahat uyuyor

    Geçenlerde uyku konusunda araştırma yaparken “Hadzalar”la karşılaştım. Hadzalar, Tanzanya’nın orta bölgelerindeki ıssızlıklarda yaşayan, hayatlarını avlayarak ve toplayarak sürdüren küçük bir insan topluluğudur. On küsur bin yıl öncesine kadar bütün insanların sürdürdüğü bir hayat tarzının son kal... DEVAMI>>

  • İnsan eli çekilince

    Ozanköy Toprağa bazı kimyevi maddeler katmanın bitki verimliliğini artırdığını ilk keşfeden, bir Alman’dır.  Bu keşfi ticarileştiren ve ilk suni gübre fabrikasını kuran ise John Bennet Lawes (1814-1900) adlı bir İngiliz’dir. Zengin bir ailenin çocuğu olan Lawes’e, babası ölünce, sekiz yaşında y... DEVAMI>>

  • İkinci en iyi zaman

    İklim değişikliği gibi küresel bir olgu  karşısında kişi kendini çaresiz, hiçbir şey yapamayacak kadar güçsüz hissedebilir. Bu kurtulunması gereken bir duygudur. Herkes bir şey yapabilir: Ağaç dikebilir ve içinde yaşadığı yerel yönetimin ağaç kesmeyi yasaklamasını ve dikmesini teşvik edebilir. ... DEVAMI>>

  • Uzaydan Dünya

    Uzaydan Dünya, mavi beyaz bir top olarak görülür. Sınırlar, devletler, uluslar, görünmez oradan. Her şeyi sahiplenen, her şeyi adlandıran, her şeyi bütünden ayıran insan da. Dinler ve tarikatlar ve dinsizlikler de. Dualar da, beddualar da duyulmaz oradan. Bakan veya dinleyen varsa, tabii. Parsellenm... DEVAMI>>

  • Cennetin sonu

    Dünya artık bir cennet bahçesi değildir. Bu sözler David Attenborough’a aittir. Başka birisi olsaydı abartıyor diyenler çıkabilirdi. Ama Attenborough dünyanın en ünlü doğa belgeselcisidir ve yakın bir zaman önce İngiltere’nin en güvenilir insanı seçildi. Kırk yılı aşkın bir süredir dünyayı dolaşar... DEVAMI>>

  • Hangisinden başlasam?

    Çin’den sipariş ettiğim çaylar gelince hangisinden başlasam diye bir süre düşündüm. Altı farklı çeşit çay ısmarlamıştım. Sonunda Fujian Bölgesi’nin Wuyi Dağı’ndaki ağaçlardan toplanan Lapsang Souchong’da karar kıldım. Daha önce aynı şirketten aldığım çaylar arasında en çok onu sevmiştim. ... DEVAMI>>

  • Yakınından geçiyor olmasaydım

    Ozanköy  Eğer dokunacak kadar yakınından geçiyor olmasaydım badem ağacının tomurcuk verdiğini göremeyecektim. Bahçede amaçsız dolaşıyordum. Günlerdir yağan yağmur iki gündür yağmıyor. Dışarı çıktığımda hava güneşli idi ama şimdi gökyüzünde ışığı engelleyen ince bir bulut tabakası var. Her ... DEVAMI>>

.