4 Kasım 2007 Pazar

Karda kaybolan Eskimolar

Kuzey Kutbu'nu kaplayan buzun kalınlığı bazı yerlerde 5 kilometreyi aşar.
Beyazlar tarafından "keşfedilinceye" kadar burada sadece rengeyiği, kutup ayısı, balina ve fok avlayan Eskimolar yaşardı.
"Hayatta en büyük tehlike insan gıdasını teşkil eden her şeyin ruhunun olmasıdır" demiş bir Eskimo yaşlısı, Grönlandlı seyyah Knud Rasmussen'e (1879-1933). İnsan yemek için avlanmak zorundadır. Eğer avını saygısız bir şekilde öldürürse hayvanın ruhunu kızdırır. Bu tehlikelidir.
Belki binlerce, belki on binlerce sene önce yerleşmişlerdi oralara. Karlı bölgelerinden hiç ayrılmadıkları, başka yerleri keşfe çıkmadıkları için beyazlarla karşılaşıncaya kadar dünyayı buzdan ibaret bir yer sanırlardı.
Beyaz kâşifler kar, buz, av konusunda bilgisizdiler. Giysileri kutup yaşamına uygun değildi. Terleyince giydikleri yün, tenlerine yapışıp donuyordu. Birçoğu Kuzey Kutbu'na varamadan kahramanca can verdi. Onları yollayanlar için kahramanca, tabii. Eskimolar özel hiçbir şey ihtiva etmeyen bir noktaya varmak için bir sürü adamın neden hayatını tehlikeye attığını anlamıyorlardı.
Beyaz adam için kutup, Tanrı'sız, gaddar, Allah'ın belası bir yerdi.
Eskimolar için ise varlığın tamamıydı, güzellik ve yaşam doluydu. Onlar oralarda nasıl yaşanacağının ustasıydılar. Kendilerine has tanrıları, inançları, efsaneleri, gelenekleri vardı. Doğayla eldivenin içindeki el gibiydiler.
Hayatları zordu. Bazen yaşamak için sağlar ölüleri yiyordu. Darlık zamanlarında ölüp sofradan kalkmak için yaşlılar elbiselerini çıkarıp dışarı çıkıyorlardı. Elleri donmak üzere olanlar köpeklerinin karnını yırtıp ellerini hayvanın içinde ısıtıyorlardı.
Kız çocuklarının çoğu doğar doğmaz öldürülüyordu. Rasmussen bir köyde doğan 96 çocuk arasında bulunan 36 kızın öldürüldüğünu yazdı. Bir anne, doğurduğu sekiz kızın yedisini öldürmüştü.
Sonra, kutuplar beyazların egemenliğine girdi.
Askerler, misyonerler, yöneticiler geldi. Eskimolar yerleşmeye, Hıristiyan olmaya zorlandılar. İnançları, efsaneleri yasaklandı. Av peşinde bir yerden bir yere göç edemez oldular.
Okula devam etmek zorunda olan çocuklar Eskimoluklarını unutmaya başladılar. Buzda yaşamanın, karda iz sürmenin, iglu adı verilen buz ev yapmanın, avlanmanın acemisi oldular. Beyazlar gibi karda kaybolmaya başladılar.
Eskimolar beyazlara Kallunaat adını taktı. Kelime "yabancı" dışında açgözlü, materyalist huylu, doğayı rahat bırakmayan anlamına geliyor.
Buzdan koparılan Eskimolar alkol, uyuşturucu, işsizlik ve ümitsizliğin pençesine düştü. Bazı kavimlerde intihar oranı ortalamanın beş katıdır. Eskiden hayatları zordu, şimdi zevksiz ve ümitsiz.
Doğayı saymayan tanrılara tapanların sonu felakettir. Doğadan kopan, hayattan da kopar. Neşesini, sağlığını, yaşam zevkini kaybeder.
Beyazlar gelmeden önce Güney Amerika, Afrika, Avustralya, Tasmanya ve Yeni Zelanda'da yaşayan insanların kaderi Eskimolarınkinden fazla değişik değil.*
Düşünecek olursanız, hepimiz birer Eskimoyuz.

* Eskimolar ve diğerleri için: Wild. An Elemental Joruney, Jay Griffiths



2020 - 2023


ZAMANSIZ YAZILAR

  • Şükür

    Tanrı yok ve insan dünyaya bir defa gelir diyorlar, ama benim birine şükretmem gerek.  Bu ıslak taş duvarlar için. Bu servi için. Duvarlardan sokağa sarkan sarı ve beyaz yaseminler için. Margarin tenekesinde büyüyen frezyalar için.  Dağlara yaslanan bulutlar için.Yağmur için. ... DEVAMI>>

  • Yetmiş yedi mi dediniz? Olamaz!

    Geçen gün bir yerde okuduğuma göre dinozorlar 50 yıl yaşarlarmış.  Bu bilgi, birkaç hafta sonra 77 olacağımı aklıma getirdi. Hayretler içindeyim. Dinozorlardan bile eskiyim!  Bu yaşa nasıl vardım? (Neden vardım, diye de sorabilirim ama o beni şimdi gitmek istemediğim başka bir... DEVAMI>>

  • Yirmi tür insan

    Eğer yüz bin yıl öncesinin dünyasında seyahate çıkabilseydik yirmiden fazla değişik insan türü veya bilimsel adıyla hominin görecektik, aynı zamanda, yan yana yaşayan.  Bunların içinde sadece homo sapiens, yani soyundan geldiğimiz atalarımız, genetik ve görüntü olarak bize benzeyecekti.... DEVAMI>>

  • Sıcakta salyangozlar

    Salyangozun sıcağa tahammülü yoktur. Nemi sever, çünkü neredeyse yüzde yüz sudan ibarettir.  Sıcakta güvenli bir yere çekilip kabuğunu mühürler ve arkasında inzivaya veya uykuya çekilir. Saklanma yeri saksıların kıvrım yerleri, ağaç kovukları, yaprakların arası, su deposunun altı gibi g... DEVAMI>>

  • Soğuğa giden casus

    Bazı insanlar o kadar hayat çevremin bir parçasıdırlar ki hiç ayrılmayacaklar sanırım. Geçtiğimiz Cumartesi 89 yaşında hayata veda eden İngiliz casus romanları yazarı John Le Carré bunlardan biri idi. “Hayatımın bir parçası” derken onunla bir dostluğumuz vardı demek istemiyorum. Karşılaşmam... DEVAMI>>

  • Arpa çiçeği, iris ve kediler

    Bahçede yapılacak çok iş var ama bende ne yazık ki çok az enerji. Ama gene de bir saldırıda bulunacağım. Programda arpa çiçeklerinin tohumlarını ayıklayıp ekmek ve irisleri seyrekleştirmek var. Arpa çiçeği (Gladiolus Segetum- Iridacaea) arpa ve buğday tarlalarında tahılla birlikte çıkan bir... DEVAMI>>

  • Yol kenarı çayır çimen

    Birkaç ay önce onu Lapta’daki evinde ziyaret ettiğimde sanatçı dostum Hikmet Uluçam bana bir torba dolusu tohum verdi. Yabani çiçeklerden toplamış. “Bunları bahçene saç, göreceksin ne güzel çiçekler çıkacak,” dedi. Hikmet için sanatçı dedim, ama o sanatçılığının yanında belki de Kıbrıs’ın... DEVAMI>>

.