3 Ağustos 2008 Pazar

Onun da bir evi var

Birkaç yüz taşın yapıştırılmasıyla meydana gelen, alt kısmında büyük, yuvarlak bir delik olan bir küre.
Kürenin tepesinde yedi-sekiz sivri uç var. Uçlardan her biri alttan başlayarak yukarı doğru ufalan taşlardan inşa edildi.
Yapının en göze çarpan ayrıntısı, deliği çevreleyen yaka. Küçük bir taca benzeyen bu pliseli yaka ayrıştırılması imkânsız küçük taşların birbirine yapıştırılmasıyla oluştu.
Bu küre bir ev - çapı bir milimetrenin 150 binde biri olan bir konut.
Cümlenin sonunda yer alan noktadan ufak olan bu yapı bir tür amip olan Difflugia coronata’nın portatif konutudur.
Amip en küçük yaratıklardan biridir. Tek bir hücreden ibarettir. Ama bu hücre bir canlının ihtiyacı olan her şeyi yapması için ona yetiyor. Besleniyor, dışkı çıkarıyor, hareket ediyor, çoğalıyor.
Amip hareket ederken altında kalan minik besin zerrelerini içine alır, sindirir ve artığını dışarı atar.
Çiftleşmeden doğurur. Belirli bir büyüklüğe ulaşınca gövdesi ve gövdesini kontrol eden nükleus (nüve) ikiye bölünür. Çoğalması böyle olur.
Sanırım bu herkes tarafından biliniyor. Ama bazı cins amiplerin, korunmak için, salyangozlar gibi, kendilerine barınak yaptıkları ve bunu çekerek taşıdıkları pek bilinen bir şey değil.
Sinir sistemi olmayan, tek hücreye sahip bir yaratık resimde gördüğünüz bu karmaşık ve zarif yapıyı nasıl yapabiliyor?
Sorunun cevabı çok basit. Hiç kimsenin bir fikri yok.
Amip kendini bir yerden başka bir yere sürüklerken içine sadece besin değil, zamanla bir topa dönüşen minik taş parçacıkları da çeker. Çoğalma zamanı gelince, içindeki nükleus DNA’sının bir tıpatıpını yaparak ikinci bir nükleus yaratır. Gövde ikiye ayrılır. Bir nükleus bir tarafta, diğeri diğer tarafta kalır ve bu şekilde tam iki amip ortaya çıkar.
Ev amiplerden birine miras kalırken diğeri taş topunu devralır. Bölünme tamamlanınca bu taş topu gövdeden çıkar ve resimde gördüğünüze benzer bir ev haline gelir.
Taşlar nasıl gövdeden ayrılır ve bu mucizevi yapı haline gelir? Amipe bu evi yapma “talimatını” veren bilgi veya içgüdü tek hücresinin neresinde saklı? Bunlar da bilinmiyor.
Bilinmeyenler bundan ibaret değil.
Amip, tek hücresiyle, hangi yöne doğru hareket etmesi gerektiğine nasıl karar veriyor? Neden hareket ediyor da olduğu yerde durmuyor? Hangi gıdayı içine alacağını, hangisini almayacağını ona söyleyen nedir?
Bazı taşlar işine yaramayacak kadar küçük, bazıları büyüktür. Hangilerinin uygun olduğunu nasıl seçer? Bir ev yapmaya yetecek kadar taşı biriktirdiğini nasıl anlar? Hem büyük hem de küçük taşa ihtiyacı var. Örneğin, “Yeteri kadar küçük topladım, birkaç tane daha büyük toplarsam kâfi miktarda taşım olacak” der mi? Ve en büyük soru. Bu minik yaratık kendine miras kalan taşları nasıl ve ne kullanarak çimentolar da bu sofistike yapıyı meydana getirir?
Glasgow Üniversitesi’nde Hayvan Mimarisi ordinaryüs profesörü olan Mike Hansell’in Built by Animals adlı kitabında bunları okurken aklıma başka sorular da geldi. Kâinatı boydan boya dolaşsak içinde bu kadar mucize ve güzellik barındıran bir ikinci dünya bulabilir miyiz? Bu güzelliğe karşı insanın gözleri nasıl bu kadar kör olabilir?


2020 - 2023


ZAMANSIZ YAZILAR

  • Bahçeyi suladıktan sonra

    Bahçeyi suladıktan sonra bir ucu turunç, diğeri jakarandaya bağlı hamağa uzandım. Yıkanmış, paklanmış, üzerinden su damlayan yapraklara ve çiçeklere bakıyorum. Bu anlarda, içim çocuğa verilmek üzere şişirilmiş balon gibi minnet duygularıyla dolar. Hortumdan a... DEVAMI>>

  • Andız’ın evindeki hayalet

    Lefkoşa Andız’ın evinde öğle yemeğinden sonra kahvelerimizi yudumluyorduk. Andız anılarını yazmaya başlamıştı, ama yavaş gidiyordu. On beş ayda, on beş sayfa yazmıştı. Bu hızla giderse 300 sayfalık bir kitap yazması için 25 yıl çalışması gerekecekti. Hızlanmas... DEVAMI>>

  • Başka bir denizin önünde

    Yeni  Liman Önüm güneş, arkam gölge. Bungalovun balkonunda oturuyorum. Deniz dört-beş metre ilerimde. Bir esinti gömleğimin kolunu kıpırdatıyor, pantolonumun paçasını uçuruyor. Ege’de, başka bir denizin önündeyim. Birkaç gün için bile olsa... DEVAMI>>

  • Sol yanağından 999 defa öpülmek ve yılan öldürmek

    Ozanköy Kedinin duruşunda bir acayiplik vardı. Bahçe lambasının ışığında, göremediğim bir şeyin üzerine atılmaya hazır vaziyette duruyordu. “Limon!” Başını çevirdi ama yanıma gelmedi. “Bu kedi can yakmaya hazırlanıyor,”  diye düşü... DEVAMI>>

  • Bir sabah beni işe götürmek üzere gelen şoföre "Kilyos’a çek" dedim, hayatım değişti

    Çok mutsuzdum. Hem evde, hem işte, hem dünyada. Akşam üzeri işten eve dönüyordum. Aç karnına iki-üç viski içiyordum. Saat sekiz buçuk-dokuzda yatıp uyuyordum. Bu aylarca böyle gitti. Bir sabah beni işe götürmek üzere gelen şoföre “Kilyos’a çek,” dedim.... DEVAMI>>

  • Instagram fenomeni

    Ozanköy Geçenlerde öğle sonrası uykusundan sonra telefonumu açınca uzun zamandan beri konuşmadığım eski bir kız arkadaşımın beni üç defa aramış olduğunu gördüm. Numarasını çevirdim ve hoşbeşten sonra neden aradığını sordum. “Sen beni aradın,” dedi. “Ben seni aramadım,”... DEVAMI>>

  • Deniz yalısı uzun, dalgalar yüksek, hüzün büyük, günah acı

    Lefkoşa  Bazı şarkılar insana hayat boyu yoldaşlık yapar.  Benim için, Mikis Theodorakis’in Yorgo Seferi’sin Sto Perigiali To Kryfo (Gizli Koyda) adlı şiirinden bestelediği şarkı bunlardan biridir. Bir klasik. Birçok sesten dinleyebilirsiniz. En sevdiğim... DEVAMI>>

.