26 Temmuz 2008 Cumartesi

Selçuklulardan kalan başak

Dünya sona ermiş uygarlıkların kalıntılarıyla doludur. Türkiye’de birçok ülkeden daha fazla var bunlardan. Ülkemiz, Ani’den Efes’e, bir zamanlar içinde insanların yaşadığı, zengin ve mutlu olduğu, güçlü hükümdarlara merkez olmuş, nam salmış antik kentlerle doludur.
Bu kentler, zamanına göre, İstanbul kadar görkemli, kalabalık ve mağrurdular. Oralarda yaşayanlar şehirlerinin bir gün gelip yok olacağını akıllarından bile geçirmemişlerdir.
Buralarda dolaşırken (eğer dolaştınızsa) hiç düşündünüz mü, neden terk edildiler diye? Bir gün son askerler surlardan indi. Tapınaklar boşaltıldı. Dükkânlar, evler arkada bırakıldı. Limanlara gemiler, çarşılara kervanlar uğramaz oldu.
Kendilerini ebedi sanan birçok kent insansız birer yıkıntı haline geldi.

İnsan ürünü yapılar inanamayacağınız kadar kısa ömürlüdür. Alan Wiseman’ın Bizsiz Dünya adlı kitabına göre, insanlar yok olsa New York metrosunu iki günde sular basar. Panama kanalı yirmi yılda tıkanır, Güney ve Kuzey Amerika bitişik bir kara parçası haline gelir. Barajların balçıkla dolması, taşması ve çökmesi için 300 yıl kâfidir.
Uygarlıkların en büyük yok olma nedenlerinden biri kötü kullanım, ağaçsızlaştırma veya iklim değişikliği nedeniyle toprağın tükenmesidir. Easter Adaları’nda toprak az ürün vermeye başlayınca insanlar birbirlerini yemeye başladı.
Toprak, petrol gibi, kısıtlı bir kaynaktır ve petrol gibi tükeniyor.
Uygarlığın üzerine kurulu olduğu toprak yüz binlerce yıllık bir süreç içinde meydana gelmiş, ince bir tabakadır. Bu tabaka her yerde aşınma, tuzlanma, bilinçsiz gübre ve tarım ilacı kullanma ve ağaçsızlaşma dolayısıyla yok oluyor.
Kuş beyinli politikalar sonunda Türkiye çölleşiyor. Nehirler kirlendi ve kurumaya yüz tuttu. Sulak alanlar kavruldu. Göller kurudu. Ovalar verimliliğini kaybetti. Meralar kahverengileşiyor. Yeraltı suları kayboluyor. Plastiksiz, saf bir metrekare su kalmadı denizlerde.

Hemen her yörede köylerden kasabalara, kasabalardan kentlere, hesabı tutulmayan bir göç var.
Toprağın sesi yok. Ergenekon ve Anayasa Mahkemesi’nde görülen AKP davası kadar gürültü çıkarmıyor.
Ama önemli ile önemsizi ayırt eden gürültü değildir. Ve hayat gazete sütunlarıyla ölçülmez.
Bundan on sene sonra kimse Ergenekon’un ne olduğunu hatırlamayacak bile. Bugün moda olan tesettür, eninde sonunda, fes, mini etek nereye gittiyse oraya gidecek. AKP’nin Demokrat Parti’den uzun ömürlü olacağını kim garanti edebilir?
Ama açlık unutulmaz.

Yersin, içersin sofrasından, üç yüz senedir,
Kuvvetlisin ama kuvvet hak değil.
Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş bir cihan,
Mevsimler soğumuş, sular azalmış,
Buğday, Selçuklulardan kalan başak değil.*
* Fazıl Hüsnü Dağlarca


2020 - 2023


ZAMANSIZ YAZILAR

  • Bir gün yalancıdolma

    Bir gün yalancıdolma yapmasını öğrenmeliyim. Annem öldükten sonra ne yalancıdolma ne de sevdiğim diğer yemekleri yapacak kimsem kalmadı.Ona öğle yemeğine gittiğimde sofrada muhakkak sevdiğim yemekleri bulurdum. Bulgur pilavı ile bumbar, enginar dolması, molohiya, etli taze fasulye ve kereviz, maydan... DEVAMI>>

  • Kırk mı dedin? Yuhh!

    Geçenlerde sessiz sedasız gazetecilikte kırkıncı yılımı kutladım.Ne yaparak?Hiçbir şey yaparak.Hiçbir şey yaparak gazetecilikte kırkıncı yılımı kutlamamdan hiç kimsenin haberi olmadı. Ne karımın, ne çocuklarımın, ne arkadaşlarımın, ne çalışma arkadaşlarımın ne de herhangi başka birinin.Kırk yıl önc... DEVAMI>>

  • Dünyaya geldikten sonra artık...

    Dünyaya geldikten sonra artık hayat sizindir. Onunla istediğinizi yapabilirsiniz.Ama Tanrı'nın verdiği hayatla istediğini yapan veya yapabilen kaç insan var? Belki hiç yok.İnsan hür doğar, ama her yerde zincirler içindedir. Doğar doğmaz bağlanır bir ülkeye, aileye, eve, mahalleye, arkadaşlarına, su... DEVAMI>>

  • Zararsız

    OZANKÖYCahillik bir örtüdür. Ama ince bir örtü. Onu kaldırmak kolaydır. Biraz merak, biraz ter, biraz gayret, biraz sevgi yeter.Bu dersi bana bahçe verdi.Burasını satın aldığımda doğayı çok seviyordum, ama bahçe işinden hiç anlamıyordum.Bir ağacın altına veya çok yakınına başka bir ağaç dikilmeyeceğ... DEVAMI>>

  • Arılarla akşam vakti

    OZANKÖYFilayağı ağacından yüzlerce arının vızıltısı geliyor. Ağacın salkım şeklindeki tohumları büyümeye başladı. Arılar bunlar için geliyorlar. Günde iki defa. Sabahleyin güneş doğarken ve akşamüzeri güneşin batmasına yakın.Acaba neden bu saatlerde ve neden grup olarak geliyorlar?Ben dut ağacının a... DEVAMI>>

  • Evrensel gramer

    Çocuk doğmadan önce hangi dille karşılaşacağını bilmez. Bilmesi de gerekmez. Bilincinde olmasa bile, dünyanın bütün dillerini öğrenme yeteneği beynine resmedilmiş olarak doğacak. Bir zamanlar var olup yok olan, var olan ve daha var olmayan dillerin hepsini öğrenebilmek için gerekli prensiplerin tümü... DEVAMI>>

  • Bulut delisi

    Tanrı, uçmamızı isteseydi insana bilet verirdi diyenler var. Biletimi kendim alsam da uçmaya bayılıyorum.Bir yeri arkamda bırakıp başka bir yere gitmek, günlük rutinden kurtulmak, günlerimin içine değişik, yeni şeyler dizmek hoşuma gidiyor.Uçağın penceresinden bulutları seyretmeyi seviyorum.Bu def... DEVAMI>>

.