14 Kasım 2009 Cumartesi

Sert bir yağmur düşecek

Çekili perdelerin arkasındaki bahçede bir dana ağlıyor. Bayramda kurban edilmek için şişmanlatılmakta olan bir dana.

Bütün gün aralıklarla ağladı.

Akşam olunca, onunla aynı bahçeyi paylaşan bahçedeki köpekler de havlamaya başladı, onlar havladı, dana ağladı. Bu koro uzun süre devam etti.

Köpekler yalnız bırakılmaktan hoşlanmıyor, dana ise çok geçmeden öleceğini biliyor. Onun için ağlıyor. Ağlıyor. Ağlıyor. Ağlıyor.

Sesi yükseliyor, bulutların içinden geçiyor, dünya ile uzay arasındaki sınırı aşıyor, uyduların arasından sıyrılıyor, sır boşluklardan geçiyor, kâinatta masumların gözyaşlarının biriktirildiği yere uçuyor.

Gece yarısına doğru, sesler kesilir, araç trafiği azalır, köprü sakinleşir, hırsızlar sokağa çıkmaya hazırlanırken, dana ve köpekler de susuyor ve sabaha kadar sessiz kalıyorlar.

Köpekler uyuyor ama dana uyanık. Görmüyorum ama hissediyorum bunu.

Yanılıyor da olabilirim. Belki dana da uykudadır -ruhların ertesi güne devredilmeden elden geçirildiği garajda.

Dananın ağlamasını ilk duyduğumda sokak arasındaki bu bahçede ne yapıyor olduğunu anlayamamıştım. Sonra bir kuzu melemesi de duydum ve jeton düştü. Kurban Bayramı uzak değildi.

Kendimizi hayvanlardan farklı ve üstün addediyoruz ama özde aynıyız. Başlangıcımız ve sonumuz aynı.

Onlar da hayattan zevk alıyor -eminim bizden daha çok çünkü bizim gibi özlerine yabancılaşmadılar- ve ölümden korkuyor. Onlar da özlem ve yeis duyuyor.

Dana ağlıyor, yerini özlüyor, anasını ve buraya gelmeden önce birlikte olduğu diğer hayvanları.

“Birileri lütfen beni alsın ve geri götürsün. Burada kimseyi tanımıyorum. Yalnızım” diyor.

Nasıl bilmiyorum, ama yakında bıçak altında öleceğini biliyor.

Perdeyi çeksem onu göreceğim ama çekmiyorum.

Yağmur başladı. Damlalar gürültüyle kaldırımdaki çimento torbalarının üzerine atılmış naylonun üzerine düşüyor.

Kireç ve kum kokuyor. İnşaat kalıntıları içindeyim. Ceketim tozlu, çoraplarım kirli.

Yarı karanlıkta yatağa uzanmış Bob Dylan’ın 1964’te New York Philharmonic Hall’daki konserinin kaydını dinliyorum.

“Sert bir yağmur düşecek” diye söylüyor genç ve hevesli bir sesle. “Tek renk siyah, tek sayı hiç olacak.”

Hiçbir şey için kurban kesemem.
Hiçbir tanrı için, hiçbir yaratığı kurban edemem.
Hiçbir şey için kendimden başka hiçbir canlıyı adayamam.


2020 - 2023


ZAMANSIZ YAZILAR

  • Ben kapıdan çıkarken bir kelebek

    Ozanköy Ben kapıdan çıkmaya hazırlanırken bir kelebek içeri giriyor. Kedi, basamakta paspas gibi yatıyor. Birkaç gündür önüne koyduğum kuru mamayı yemeyerek beni ıslak mama vermem için zorlamaya çalışıyor. İşte. Beni görünce “ıslak” miyavlaması yapıp ayağa kalktı ve sırtını kamburlaşt... DEVAMI>>

  • “Ne istiyor olabilir ölüler bizden?”

    Kısa bir süre önce hayata veda eden ekonomist ve yorumcu Güngör Uras ile üniversiteden sınıf arkadaşım olan eşi Nuran’la uzun, sanki de hiç bitmeyecek gibi bir dostluğumuz vardı. Son zamanlarda ben Kıbrıs’ta, o İstanbul’da yaşadığı için Güngör ile ara sıra e-mailleşir veya telefond... DEVAMI>>

  • Sokrates, neden ölümü seçti?

    Sokrates, Atinalılar tarafından zehir içerek ölüme mahkûm edilmişti, ama güçlü dostları bu kararı kabul etmedi. Onu hücresinde ziyaret ettiler ve bir kaçış planı hazırladıklarını söylediler. Bir gece Atina şehir devletinin elinin yetişmediği bir yere kaçırılacak, hayatının geri kalanını ... DEVAMI>>

  • Korkusuzluk asude bahar ülkesidir bir rinde

    Korkmaktan vaz mı geçsek acaba. Ne olacaksa olacak, ne yaşanacaksa yaşanacak.  Belki de ölüp gideceğiz (olabilecekleri) düşünürken, yarın bir trafik kazasında.  Veya ansızın duruverecek kalbimiz, kuyuların kurumasına daha çok varken. Yukarıdaki cümleleri geçen hafta yazdığım, küresel ı... DEVAMI>>

  • Bahçemin bittiği yerde bir orman

    Piyanist, orkestra şefi ve besteci Joanna MacGregor’a “Şimdi sahip olmadığınız neye sahip olmak istersiniz,” diye sorulduğunda “Bahçemin bittiği yerde başlayan bir orman,” diye cevap vermiş. Bu cevabı çok sevdim. Ben de istiyorum. Ama daha fazlasını. Bahçemin bittiği yerde bir orman, başlad... DEVAMI>>

  • İnsanoğlunun keşfi

    Avrupalılar Amerika’yı keşfettiklerinde sadece yeni bir kıta keşfetmediler. Onları şaşkınlığa düşüren ve telaşa kapılmalarına neden olan bir şey daha keşfettiler: Orada yaşayan insanlar. Neydi bu demirin ne olduğunu bilmeyen, kitapsız, şehirleri olmayan, Musa’nın, İsa’nın, Muhammed’in adını duyma... DEVAMI>>

  • Yağmursuzluk korkusu

    Dünya ısınıyor, mevsimler birbirine karışıyor, iklim yabancılaşıyor diye kendimi depresyona koyvermeye hakkım var mı? Daha yaz bitmeden yağmur hasreti çekiyorum. Bir rüzgâr essin, kuru yaprakları savursun, birkaç iri damla düşsün, başımı kaldırayım, yağmur yüklü kara bulutlar göreyim, şimşek... DEVAMI>>

.