25 Eylül 2009 Cuma

KOLAY UYUDUĞUM GECELER

Kuzguncuk
Sonunda başladığım yere geri döndüm.

Son şarkı çalarken pencereleri kapatıyorum. Dışarıdan gelen serin hava esintisi durur durmaz sanki salon hemen ısınıyor.

Evde yalnızım.

Kedi ortadan kayboldu.

Uykum gelmedi ama yukarı çıkacağım ve ışığı söndürüp yatacağım. Başımı eski uykularla doldurulmuş yastıklara koyacağım, eski rüyalarla örülmüş pikeyi üstüme çekeceğim, terleyerek uyumaya çalışacağım.

Başka bir evde, gece bir yatakta, bütün pencereleri açık bir odada, cibinliğin altında, sırtın bana dönük, boydan boya sana dokunuyorum ve göğsün avucumda. Baykuş çığlıkları. Uçarken kanatları incirin yapraklarına dokunan yarasalar. Sabah Gönyeli taşında izini göreceğimiz sessiz salyangozlar. Hırsız gibi geceleyin ortaya çıkan kirpiler. Uykumdan uyandıran tilkiler. Elimin altında serin bir bacak.

Kolay uyuduğum o geceler bir daha olmayacak.

Dağda yaralar açıldı. Acı içinde bağırmıyor ve kanı akmıyor, onun yerine ben kanıyorum ve çığlık atıyorum. Ama ne onu gören var, ne beni duyan. Ağaçlar ölüyor. Ne hastalıklarının ne olduğunu söylüyorlar, ne şikâyet ediyorlar. Serçeler balkona akan saçaklardan kayboldu. Artık limon ağacının çevresinde oynayan kuş yok.

Sonunda başladığım yere geri döndüm.

Gene tek başınayım.

Büyüyüp sesi değişmiş ve olduğundan farklı bir hale gelmiş sivilceli bir çocuk gibi. Hem aynı, hem değişik. Hem kendimim, hem değilim.

Uykuya sarılıyorum – o ilk ve son ve sonsuz sevgiliye – ve sınır olmayan o sınırı geçip kayboluyorum.


***
Yasal Uyarı: Bu yazının tüm hakları Metin Münir'e aittir. Özel izin alınmadan kullanılamaz.

2020 - 2023


ZAMANSIZ YAZILAR

  • Şükür

    Tanrı yok ve insan dünyaya bir defa gelir diyorlar, ama benim birine şükretmem gerek.  Bu ıslak taş duvarlar için. Bu servi için. Duvarlardan sokağa sarkan sarı ve beyaz yaseminler için. Margarin tenekesinde büyüyen frezyalar için.  Dağlara yaslanan bulutlar için.Yağmur için. ... DEVAMI>>

  • Yetmiş yedi mi dediniz? Olamaz!

    Geçen gün bir yerde okuduğuma göre dinozorlar 50 yıl yaşarlarmış.  Bu bilgi, birkaç hafta sonra 77 olacağımı aklıma getirdi. Hayretler içindeyim. Dinozorlardan bile eskiyim!  Bu yaşa nasıl vardım? (Neden vardım, diye de sorabilirim ama o beni şimdi gitmek istemediğim başka bir... DEVAMI>>

  • Yirmi tür insan

    Eğer yüz bin yıl öncesinin dünyasında seyahate çıkabilseydik yirmiden fazla değişik insan türü veya bilimsel adıyla hominin görecektik, aynı zamanda, yan yana yaşayan.  Bunların içinde sadece homo sapiens, yani soyundan geldiğimiz atalarımız, genetik ve görüntü olarak bize benzeyecekti.... DEVAMI>>

  • Sıcakta salyangozlar

    Salyangozun sıcağa tahammülü yoktur. Nemi sever, çünkü neredeyse yüzde yüz sudan ibarettir.  Sıcakta güvenli bir yere çekilip kabuğunu mühürler ve arkasında inzivaya veya uykuya çekilir. Saklanma yeri saksıların kıvrım yerleri, ağaç kovukları, yaprakların arası, su deposunun altı gibi g... DEVAMI>>

  • Soğuğa giden casus

    Bazı insanlar o kadar hayat çevremin bir parçasıdırlar ki hiç ayrılmayacaklar sanırım. Geçtiğimiz Cumartesi 89 yaşında hayata veda eden İngiliz casus romanları yazarı John Le Carré bunlardan biri idi. “Hayatımın bir parçası” derken onunla bir dostluğumuz vardı demek istemiyorum. Karşılaşmam... DEVAMI>>

  • Arpa çiçeği, iris ve kediler

    Bahçede yapılacak çok iş var ama bende ne yazık ki çok az enerji. Ama gene de bir saldırıda bulunacağım. Programda arpa çiçeklerinin tohumlarını ayıklayıp ekmek ve irisleri seyrekleştirmek var. Arpa çiçeği (Gladiolus Segetum- Iridacaea) arpa ve buğday tarlalarında tahılla birlikte çıkan bir... DEVAMI>>

  • Yol kenarı çayır çimen

    Birkaç ay önce onu Lapta’daki evinde ziyaret ettiğimde sanatçı dostum Hikmet Uluçam bana bir torba dolusu tohum verdi. Yabani çiçeklerden toplamış. “Bunları bahçene saç, göreceksin ne güzel çiçekler çıkacak,” dedi. Hikmet için sanatçı dedim, ama o sanatçılığının yanında belki de Kıbrıs’ın... DEVAMI>>

.