9 Aralık 2007 Pazar

Uçan dairelerin kaçırdığı adam

Niyazi'de karşılıklı oturmuş kebaplarımızı beklerken rütbeli bombasını patlattı. "Ben sıfırlandım" dedi ciddi ciddi. "Uçan daireler beni kaçırıp yaşımı sildiler. Benim artık yaşım yok. Yaşsızım."
Gözlerini gözlerimden ayırmadan, buzdolabından olmaması birkaç defa tembihlenmiş birasından bir yudum aldı.
"İstersen gül" dedi.
Bir an düşündükten sonra gülmemeye karar verdim.
"Nasıl oldu?" diye sordum.
"Onu anlatamam" dedi. "Ama şunu söyleyebilirim. Başka özellikler de kazandım. Onlar da sır. Bir tek telepatimin çok güçlenmiş olduğunu açıklayabilirim."
Yaş gününde çocukluk sevgilisiyle karşılaşacağını hissetmiş. Sokağa çıkmış. Birkaç dakika sonra burun buruna gelmişler.
"Hatırladı mı yaş günün olduğunu?" diye sordum.
"Hatırlamaz olur mu? Yaş günüm olmasa o saatte sokakta işi ne?"
Rütbeliyle arkadaşlığımız o kadar eski ki, yumurtadan tanışıyoruz diyebilirim. Liseden sonra fikri uçan dairelere sabitlendi. Uçan dairelerle ilgili yayınları izlemeye başladı. Gökleri taramak için teleskop satın aldı. Para denkleştirdiğinde uluslararası uçan daire kongrelerine katıldı.
Yüzüne baktım. Aynen sıfırlanmadan önceki haline benziyordu. Alnında ve kaşlarının arasında derin çizgiler vardı, kurumuş bir göl zeminindeki çatlaklar gibi derin. Saçları beyazdı. Yanakları yüzünde durmaktan sıkılmış gibi omuzlarına doğru ilerlemeye başlamışlardı, aşağıda belki daha ilginç şeyler buluruz düşüncesiyle belki.
"Sıfırlandığın belli oluyor" dedim.
Keh, keh, keh güldü. Ne ciddiydi ne şaka yapıyordu. Bazen öyle haller vardır.
Gözleri her zamanki gibi muzip ve gülücüklüydü. Yaşam boyu karşılaşmış olduğu talihsizlikler, sorunlar falan neşesini eksiltmemişti. "Allahtan hiçbir şeyi dert etmiyorum" demişti bana bir gün.
Hep doya doya yaşamış olduğunu söylerdi. Birçoklarının emekli olduğu yaşa düzenli hiçbir iş yapmadan varmıştı. Kendi dahil hiç kimsenin bilmediği bir nedenle askerlikten muaf tutulmuştu.
Sabahları saat üçe doğru yatar, her gün öğleden sonra birkaç saat uyurdu. Basılmamış ve basılmayacak bir sürü romanı, yazılı olmadığı için hiçbir orkestranın çalmadığı ve çalmayacağı eserleri vardı.
Birçok insan yıllar geçtikçe değişik şekillerde değişir. Rütbeli çok az değişmişti. Çok az insanın becerebildiği bir şeyi yapıp çocuk kalmıştı. Rastlayabileceğiniz en temiz insandı. Sanki bütün pisliklerden sıfırlanıp öyle doğmuştu. Hayatında hiç kimseye kötülük yapmamış, hiç kimse hakkında kötü konuşmamış, hiç kimseyle ilgili kötü bir şey düşünmemişti. Hiç kimseyi kıskanmamıştı. Tanıyan herkes onu seviyordu. Başkalarının karısına kızına sulanmamıştı diyemeyeceğim ama hiç kimsenin malında gözü yoktu.
"Uçan dairelere söyle" dedim, "Gelecek defa geldiklerinde beni de kaçırıp sıfırlandırsınlar."
Bu defa keh, keh, keh diye ikimiz de güldük.



2020 - 2023


ZAMANSIZ YAZILAR

  • Sert bir yağmur düşecek

    Çekili perdelerin arkasındaki bahçede bir dana ağlıyor. Bayramda kurban edilmek için şişmanlatılmakta olan bir dana.Bütün gün aralıklarla ağladı.Akşam olunca, onunla aynı bahçeyi paylaşan bahçedeki köpekler de havlamaya başladı, onlar havladı, dana ağladı. Bu koro uzun süre devam etti.Köpekler y... DEVAMI>>

  • Gündemci Baba

    Gündemci Baba bana yeni bir gündem getirdi. Islak imzalı bir gündem. Artık hükümetin yüzüne gözüne bulaştırdığı Kürt açılımını tartışmayacağım.Azerbaycan’la soğuyan ilişkiler... Üfff. Bu konu çok eskidi. Düşünmek bile esnetiyor.Domuz gribi yayılıyor. Halk endişe içinde. Aşı yaptırmalı mı yaptırmamal... DEVAMI>>

  • Bu yazı kestane mevsiminde aşka dair değildir

    Olabilirdi de. Bundan sonra ekonomi haberleri ve yorumları dışında da yazı yazacağım. Onun için bu kestane mevsiminde aşka dair bir yazı da olabilirdi. Her ikisiyle de son birkaç gün içinde karşılaştım.Hafta sonunda Şile yakınındaki köylerden birine giderken ormanın kıyısında kestane toplayan ailele... DEVAMI>>

  • KOLAY UYUDUĞUM GECELER

    KuzguncukSonunda başladığım yere geri döndüm.Son şarkı çalarken pencereleri kapatıyorum. Dışarıdan gelen serin hava esintisi durur durmaz sanki salon hemen ısınıyor.Evde yalnızım.Kedi ortadan kayboldu.Uykum gelmedi ama yukarı çıkacağım ve ışığı söndürüp yatacağım. Başımı eski uykularla doldurulmuş y... DEVAMI>>

  • Eskiden hastaydım, şimdi daha iyiyim

    Rahmetli Bülent Ecevit beni ciddi bir hastalıktan kurtardı. Hastalığın adı yok. Onun için tarif ederek anlatmaya çalışacağım.Bir gün ortaya yeni bir siyasetçi çıkar. İnsanlar ona inanır, kurtarıcı gibi görmeye başlar. Peşine düşer. Kusurlarına gözlerini kapar. Zaaflarını görmemeye veya görmezden gel... DEVAMI>>

  • Mutluluk ada mı, tepe mi?

    Mutluluk, insanın hayatının keyfine varmasıdır. Yaşadığı hayatı sevmesidir. Mutluluk göreceli değildir. Kendinizi sosyal ve ekonomik açıdan başkalarıyla karşılaştırıp onlardan daha iyi durumda olduğunuzu saptamanızla alakası yoktur. Mutluluk bir karakter özelliği değildir. Kişinin yaşamı boyunca değ... DEVAMI>>

  • ASM: Karanlıkta bir ışık

    65 yıldır karanlık olan bir yerde ışık dolaşıyor. Karnımın içinde. Karnım adale, kan, yağ, dokudan meydana gelen bir mağara.Olup bitenden habersiz, hareketsiz, ameliyat masasının üstünde ölü gibi yatıyorum. Gözkapaklarım, açılmalarını önlemek için beyaz flasterle tutturulmuş. Solunum cihazıyla n... DEVAMI>>

.