22 Ekim 2011 Cumartesi

Eğer cennet varsa kapısına vardığımda...

Dünyanın en usta klasik piyanistlerinden Mitsuoko Uchida, Financial Times’a konuşuyor:
“Eğer cennet varsa ve kapısına vardığımda bana ‘nesin’ diye sorarlarsa Hıristiyan değilim ‘Müzisyen’ diyeceğim” diyor. İyi fikir. Bana sorarlarsa, ki benim sorgulanmam herhalde cehennemin kapısında olacaktır, ben de “Gazeteci” diyeceğim.
Nasıl bir gazeteci diye sorarlarsa da şöyle diyeceğim: Diğerleri Türkiyelileri değil Türkiye’yi kurtarmaya çalışıyorlardı. Ben onlardan değildim.
Bazıları için tekrar olacak ama öykümü özetlemeliyim: Rumlar tarafından pasaportum iptal edilip adadan kovulduğum için Ankara’da fakülteyi bitirdikten sonra Kıbrıs’a dönemedim. Diplomat olacakken tesadüfen gazeteci oldum.
Ama “Her tesadüf bir randevudur.” Benim randevum Daily News gazetesinde Nick Ludington ile idi. Gazeteci olmak isteyen herhangi bir insanın karşılaşabileceği en iyi öğretmendi Nick. Öğrenilmesi gereken her şeyi bana öğretti. İnsanın böyle ustalara borcu hiçbir zaman ödenemez.
Şanslı olduğum bir ikinci şey daha vardı. İngilizce biliyordum. Bu da bana kendimi açık ve yalın ifade etme yeteneği verdi. Az bilinen gerçeklerden biri, nasıl düşündüğümüz ve kendimizi ifade ettiğimizin dilimizle yakından ilgili olduğudur.
Sonunda gazeteci olmam daha iyi oldu. İyi bir diplomat olamayacak kadar dik başlı ve otoriteye saygısızım. Hak hukuk beni çıkardan daha çok ilgilendiriyor, insanlar da ülkelerden.

Bu nedenle Türkiye’nin değil, Türklerin tarafında oldum hep ve Kürtlerin ve Alevilerin ve azınlıkların...
Hükümetlerin değil hükmedilenlerin gazetecisi olmaya çalıştım. Bir işe yaradı mı? Yarasın, yaramasın. İnsan elinden gelenden fazlasını yapamaz. Balık bilmezse...
İyi müzisyenle kötüsü nasıl ayırt edilir, diye soruyor Financial Times.
“Gerçekten önemli olan insanın müziği kendinde fazla sevmesidir” diyor Uchida.
“Söyleyecek bir şeyiniz varsa, başarı arkadan gelir. Bazı insanlara başarı söyleyecek çok az şeyleri olmasına rağmen geliyor. Hayatta bir gelişigüzellik var ve bunu da kabul etmek durumundayız.”
İnsan gazeteciliği kendinden fazla sevebilir mi? Sanmam. Gazetecilik mükemmel yapılması mümkün olmayan bir iştir ve yazı hiçbir zaman müziğe ulaşamaz.
Uchida kendi işinin de mükemmel yapılamayacağını söylüyor. “Mükemmeliyet diye bir şey yok” diyor. “İnsan çalışır ve eğer şanslı ise her gün yeni bir şey keşfeder.” Ama bunu mütevazı olduğu için söylediğini sanıyorum. Onu birkaç defa mükemmel parçaları mükemmel çalarken izledim.
Aslında, diplomat veya gazeteci, benim ana mesleğim değişmeyecekti: Öğrenmek. Sırf, kolay bir meslek olduğu, bana çok boş vakit bırakacağı için (veya o zaman, bırakacağını sandığım için) diplomat olmak istemiştim. Kissinger olmak için değil.
Doyumsuz bir öğrenme iştahına sahibim. Bunun için bu köşede konudan konuya atlıyorum. Bugün hiperaktivite ve dikkat bozukluğu, yarın Freud’un kokainmanlığı, öbür gün depresyon, daha sonra köpeklerle ilgili son bilimsel araştırmalar...
Köpeklerden açılmışken... Köpeklerin koku alma yeteneğinin insanlarınkinden on bin ile yüz bin misli büyük olduğunu biliyor muydunuz? Özel eğitilmiş köpekler, tıbbi aletlerin seçemeyeceği kadar başlangıç noktasında olan kanserleri burunları ile tespit edebilir. Gazetecilerin koku alma yeteneği de ünlüdür. Ama bugüne kadar burnu ile kanser teşhisi koyan gazeteci duymadım.

2020 - 2023


ZAMANSIZ YAZILAR

  • Kolay olacak

    On yıl kadar önce idi. Kalp krizi geçirmiş, evde dinleniyordum. Bir gün bir arkadaşım aradı.“Ablam reiki biliyor. İstersen seni ona götüreyim. İyi gelebilir” dedi.Birkaç gün sonra, birlikte, ablasının Sarıyer’de babası ile birlikte yaşadığı eve gittik. Boğaz’a tepeden bakan iki katlı ev çardağı, çiç... DEVAMI>>

  • Orman vasfını kaybetmiş toprak nasıl gene orman olur?

    Suni gübrenin babası, John Bennet Lawes adlı bir İngilizdir. Asında Lawes için suni gübrenin amcası demek belki daha doğru olur. Çünkü bazı maddeleri toprağa katmanın verimi artırdığını ilk Justus von Leibig isimli bir Alman keşfetti. Ama Leibig ne buluşunun patentini aldı ne de ticari olarak geli... DEVAMI>>

  • Rüyaların imal edildiği yer

    “Pencereden bakınca baraj kapaklarını açmış olduklarını gördüm” diye anlattı. “Önümden nehir gibi su akıyordu. Suyun kenarından aslanlar, filler, gergedanlar, maymunlar, ceylanlar, zürafalar geçiyordu. Kedi hayvanları görünce heyecanlandı. Kucağımdan ağaca atladı ve kayboldu. Akan su pencerenin perv... DEVAMI>>

  • Şehirlerarası yemek tarif servisi

    OzanköyŞehirlerarası yemek tarif servisi mi, diye sordum? “Evet” dedi telefona çıkan kadın. “Bekâr erkeklere telefonda yemek tarifleri veriyoruz. Çok küçük bir ücrete” Güldü. “Para kazanmak için her fırsattan faydalanmalıyım artık.”Tamam, dedim. Borcuma ilave et.“Bugün ne pişirmeyi düşünüyorsun?”... DEVAMI>>

  • Kırmızı devden önce tufan

    Dünyanın 4,5 milyar yıl yaşında olduğu tahmin ediliyor. Kalan ömrü muhtemelen yedi milyar civarındadır.Dünyanın ömrünü belirleyen, bütün canlıların enerjisiyle beslendiği güneştir. Güneş yedi-sekiz milyar yıl sonra soğumaya başlayacak ve “kırmızı dev” diye tarif edilen bir yıldız haline gelecek.Bu s... DEVAMI>>

  • Kurtarmasına kurtarayım da...

    Gün doğmadan önceki o saatleri dün gibi hatırlıyorum. Sabaha yakındı. Ankara’da, Başbakanlığın önündeki merdivenlerde bekleşen gazeteci gurubu arasındaydım. Önce Amerikan Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’in özel temsilcisi Joseph Sisco koşarak indi merdivenlerden, ağır gövdesinden beklenmeyen bir sü... DEVAMI>>

  • Camlar ve kuşlar

    OzanköyBu sabah mutfak kapısını açınca karşıma iki serçe çıktı. Evin saçaklarındaki yuvalarda yaşayan serçelerden, bunlar. Şömine bacasından aşağı düşmüşler, kapılar ve pencereler kapalı olduğu için kaçamamışlar. Beni görünce telaş içinde uçuşup kendilerini camlara vurmaya başladılar.Camı görmüyorla... DEVAMI>>

.